Sosyal Medya

Makale

‘İrtibat görevlisi’nin irtibatları...

Aslında her gün boyutları küçülen haberler, tonları düşen açıklamalara bakılırsa sanki daha geçen hafta ABD ile karşılıklı vize yasağı restleri yapıldığına inanmak zor.

Belki de ABD’den krizi görüşmek için gelecek heyet öncesi tamir edici bir sessizliktir bu.

Bu sessizlikten istifade 66 yıllık Türkiye-ABD müttefiklik tarihindeki en büyük krizlerden birinin sebebi olan tutuklanmanın hikayesine daha yakından bakalım.

Hatırlayalım; 1960’dan beri İstanbul’da ofisleri olan ve Türk polisiyle birlikte çalışan Amerikalı narkotikçilerin, 1973’de kurulan FBI statüsündeki, çatı örgütünün adı DEA (Drug Enforcement Administration- ABD UyuÅŸturucuyla Mücadele Dairesi)

35 yıldır ABD İstanbul BaÅŸkonsolosluÄŸu’nda görevli olan Metin Topuz, son 24 yıldır da İstanbul’daki Amerikan Narkotik Bürosu DEA için çalışıyor.

Muhtemelen konsolosluÄŸun en kıdemli çalışanı. Statüsü Amerikan diplomatik misyonlarında kısaca LES (Locally Engaged Staff) ya da FSN (Foreign Service National) denen diplomatik statüsü olmayan yerel çalışan. İrtibat görevlisi olarak adlandırılan iÅŸ tanımının içinde ‘DEA’daki Amerikalı amirlerine tercümanlık, sık sık deÄŸiÅŸen Amerikalı görevlilerle Türk muhatapları arasındaki iliÅŸkilerde devamlılığı saÄŸlamak ve rehberlik’ var.

25 Eylül’de gözaltına alınan, emniyet ve savcılıktaki sorgularının ardından çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından 4 Ekim’de tutuklanarak Silivri cezaevine gönderilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Metin Topuz’un tutuklanma sebebiyle ilgili elimizde savcılığın mahkemeye gönderdiÄŸi tutuklama talebi ve gazete haberleri var.

(ABD Büyükelçisi Bass, Karar’ı da “ciddi medya” olarak kabul etmediÄŸi için veda basın toplantısı davet etmedi ve ona ciddi sorularımızı soramadık)

Gazete haberlerine göre Topuz aynı anda hem “Amerikan ajanı” hem de “FETÖcü ajan” hatta “FETÖ imamı”.

Herhalde bu yüzden gazete haberlerinde Topuz'un 90’lardaki narkotik operasyonlarında çekilmiÅŸ fotoÄŸrafları bile “DEA mensubuymuÅŸ gibi operasyonlara katılmış” diyerek verildi.

Gazetelerdeki bu sıfatların kaynağıysa aslında “FETÖ üyeliÄŸi” ya da “Amerikan ajanlığı” suçlamalarının yer almadığı savcılığın tutuklama talebi. O talepte ‘Kuvvetli suç şüphesi” olduÄŸu iddia edilen üç suçlamaya bakalım;

(Savcılığın tutuklama talebinin orijinalini merak edenler için

https://twitter.com/alifuatduatepe/status/917121324237156353.https://twitter.com/alifuatduatepe/status/917121625904025601 )

17/25 Aralık şüphelileriyle, eylemin asıl faili konumundaki dış istihbarat ve ülkeler arasında aracılık”

17/25 Aralık ve 15 temmuz darbe giriÅŸimini yöneten FETÖcülerle, Gülen arasındaki irtibat”

Sahte delil ve ses kayıtlarının yurtdışına çıkarılması konusunda FETÖcülerin dış irtibatı olmak”

Bu üç suçlama cümlesindeki ortak kelime dikkatinizi çekmiÅŸtir. Resmi görevi ‘irtibat görevlisi’ olan Topuz, ikisinde ‘irtibat’, birinde ‘aracılık’ la suçlanıyor. Aslında üç suçlamada da esas fail o deÄŸil, esas failler arasındaki aracı o.

Peki bu ‘irtibat’ ve ‘aracılık’ suçlaması için gösterilen deliller ne? Yine savcılık tutuklama talebinden okuyalım.

Topuz’un 13’ü polis, biri asker ve biri savcı 15 FETÖ’cüyle “17/25 Aralık giriÅŸimi baÅŸlatılmadan hemen öncesinde ortak irtibat noktası olduÄŸunun tespiti”, “şüphelinin iletiÅŸimleri kontrol edildiÄŸinde FETÖ/PDY silahlı örgütüne üye olmak suç nedeniyle hakkında soruÅŸturma yürütülen 121 kiÅŸi ile daha olaÄŸanının ötesinde (herhalde tashih var, hayatın olaÄŸan akışının ötesinde denmek isteniyor. YO) yoÄŸun irtibatının bulunduÄŸu gibi FETÖ/PDY terör örgütüne Bylock kriptografik iletiÅŸim sistemini kullanan çok sayıda kiÅŸi ile yüzlerce irtibatının tespiti” ve ‘1994-2017 yılları arasında 120 kez yurtdışına çıkmış’ olması.

İrtibat’ ve ‘aracılık’ suçlamalarına gösterilen deliller de telefon irtibatları. Bunların telefon konuÅŸması mı, mesajlaÅŸma mı baÅŸka bir irtibat mı olduÄŸunu bilmiyoruz. Bu telefon irtibatlarında ne konuÅŸulduÄŸu, ne için irtibatın kurulduÄŸunu da...

Topuz’un bu irtibatları yaptığı cep telefonu hattı için savcılık tutuklama talebinde yer alan “BaÅŸkası adına kayıtlı” bilgisi boldlanmış.

Peki, bu telefon hattının “baÅŸkasına adına kayıtlı” olması bir gizliliÄŸe mi iÅŸaret ediyor?

Savcılık tutuklama talebinde yer almayan “Telefonun kimin üzerine kayıtlı olduÄŸu” bilgisini önceki gün Sabah’ta yer alan haberdeki bir belgeden öğreniyoruz. Belgede Topuz’un telefonunun “Murat A. ABD BaÅŸkonsolosluÄŸu” üzerine kayıtlı olduÄŸu yazılı.

http://www.sabah.com.tr/gundem/2017/10/13/al-sana-belge-bass.

***

Murat A. kim?

Küçük bir Google araştırmasıyla karşımıza çıkıyor. Elçilikte irtibat kurulan telefonun üzerine kayıtlı olduğu M.A. elçiliğinin telekomünikasyon işlerine bakan bir çalışanı, numaralar onun üzerine kayıtlı.

https://tr.usembassy.gov/wp-content/uploads/sites/91/2017/08/RFQ-for-IPC-ICASS-Iphone-Cell-Phones-and-Chargers-W17.pdf

Yani aslında Metin Topuz, suçlamaya teşkil eden telefon irtibatlarını elçiliğin ona verdiği resmi telefonuyla yapmış.

(Murat A. daha önceki iddianamelerden de hatırlayanlar olabilir. En azından bu köşeyi daha eski takip edenlere ismi tanıdık gelebilir. 17 Aralık tutuklusu iki polisin ABD İstanbul BaÅŸkonsolosluÄŸu’nu aradıklarıyla ilgili ilk tespit bundan iki yıl önce Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcı Vekili İsmail Uçar tarafından hazırlanan 25 Aralık İddianamesi’nde yer almıştı. Bu konuda iki önce yazılmış iki yazı için:

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/588281.aspx

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/590485.aspx )

Åžimdi de savcılık tutuklama talebinde Metin Topuz’un irtibatta olmakla suçlandığı isimler ve son görevlerine bakalım;

İstanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcı Vekili firari sanık Zekeriya Öz, Ä°stanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mutlu EkizoÄŸlu, Ä°stanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı, İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Åžube Müdürü Yakub Saygılı, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Åžube Müdürü Nazmi Ardıç, Mali Suçlarla Mücadele Åžube Müdür Yardımcıları Yasin Topçu ve Kazım Aksoy, Mali Suçlarla Mücadele Åžube Müdürlüğü Büro Amiri Mehmet Akif Üner, Mali Suçlarla Mücadele Åžube Müdürlüğü Teknik Büro Amirleri Arif İbiÅŸ ve İbrahim Åžener, İstihbarat Åžube Müdürü Serdar Güldalı, İstanbul Narkotik Åžube Müdürü Özcan Bulduk, İstanbul Terörle Mücadele Åžube Müdürü OÄŸuzhan Ceylanİstanbul İl Jandarma Komutanlığı komutan yardımcısı Yarbay Oktay Akkayaeski Emniyet Müdürü Zeki TaÅŸkın.

Bu 15 isimden ilk 13’ü 17/25 Aralık soruÅŸturmalarında, son ikisi 15 Temmuz soruÅŸturmalarında sanık.

Peki bu telefon irtibatlarının tarihleri ne?

Bu irtibatların tarihiyle ilgili savcılık talebinde yer alan tek bilgi “17/25 Aralık giriÅŸimi baÅŸlatılmadan hemen öncesinde” cümlesi. Bunun dışında somut tarihler en azından bu tutuklama talebinde yok.

Tutuklama talebinde Topuz’un 1994-2017 arasında 120 kez yurtdışına çıkış yapmış olması suçlamalara delil olarak gösterildiÄŸine göre, hakkındaki soruÅŸturma geniÅŸ bir zaman aralığını kapsıyor ve 121 FETÖ şüphelisi ya da tam sayısı verilmeyen “yüzlerce Bylockçu’yla teması da daha geniÅŸ bir aralıkta yapılmış olabilir, bunu da bilmiyoruz.

(ÖrneÄŸin 2010 yılına kadar devam eden Wikileaks’teki ABD telgraflarında İstanbul’daki DEA çalışanlarıyla iliÅŸki içinde olan ve daha sonra FETÖ üyeliÄŸiyle suçlanan onlarca polisin adı geçiyor.https://wikileaks.org/plusd/cables/09ANKARA445_a.html )

Topuz’la 15 FETÖcü polis, savcı ve asker arasındaki telefon irtibatlarının tarihi hakkında savcılık talebinde geçen “17/25 Aralık giriÅŸimi baÅŸlatılmadan hemen öncesinde” cümlesinden kastedilen ne olduÄŸunu yine Sabah’taki Nazif Karaman’ın haberinden öğreniyoruz.

Habere göre 17 aralık soruÅŸturmasını yürüten, tutuklu eski İstanbul Nitelikli Dolandırıcılık Büro Amiri Mehmet Akif Üner, Topuz’un elçilik adına kayıtlı telefonuyla 15, 16, 19 ve 22 Kasım 2013 tarihlerinde 9 kez ve toplam 27 dakika görüşmüş.

Yine tutuklu eski İstanbul Mali Åžube Müdürü Yakup Saygılı’nın da bu telefonla 10 Kasım 2013’de bir kez irtibatı var. Eski tutuklu İstanbul Organize Åžube Müdürü Nazmi Ardıç’la ise 2 Ekim 2013 günü bir kez 11 dakika 48 saniye telefonda konuÅŸmuÅŸ Topuz.

Habere göre Saygılı ile diÄŸer görüşmeleri 2012- 2014 yılları arası 10 kez, Ardıç’la da 2012-2014 arası 10 kez irtibat tespit edilmiÅŸ. Eski İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı’yla da Topuz 2012-2014 yılları arasında 16 kez görüşmüş. Bu görüşmelerin 17/25 Aralık öncesinde olup olmadığıyla ilgili bir bilgi yer almıyor haberde. Haberden bu görüşmelerin Gezi öncesi bir zamana ait olduÄŸunu anlıyoruz. Son olarak Zekariya Öz’ün 23 Eylül-4 Ekim tarihleri arasında Topuz’la görüştüğünü öğreniyoruz.

Bu son görüşmenin belgesi de var. Belgenin adı “Metin Topuz isimli ÅŸahsın kullandığı deÄŸerlendirilen M.A. ABD BaÅŸkonsolosluÄŸu adına kayıtlı 533... numaralı telefon ve T.C. İstanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı adına kayıtlı 212.. numaralı telefonun 2012-2016 yılları arasındaki irtibat tablosu.”

Yani Topuz ve Öz’ün telefon görüşmeleri iki resmi telefon arasında yapılmış. Bir kısmı 17-25 Aralık 2013 öncesinde, listeye göre 2012 yılında da görüşmeleri mevcut.

Ayrıca bu dört isim dışındaki, savcının tutuklama talebinde Topuz’un irtibatı olduÄŸu söylenen diÄŸer 11 ismin irtibatlarının 17/25 Aralık öncesine mi ait olduÄŸunu yoksa 2012-2014 aralığına mı ait olduÄŸunu da bilmiyoruz.

***

ÖrneÄŸin, tutuklama talebinde “15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ tarafından gerçekleÅŸtirilmeye çalışılan darbe giriÅŸimi öncesinde tutuklu İstanbul İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Gürcan Sercan ile birlikte darbe toplantıları yapan ve darbe giriÅŸimi esnasında jandarma personeline silah dağıtarak darbe giriÅŸimine katılmalarını saÄŸlayan İstanbul İl Jandarma Komutan Yardımcısı Yarbay Oktay Akkaya” olarak uzun uzun darbedeki rolü anlatılan yarbayla Topuz’un ne zaman görüştüğü, soruÅŸturmayla ilgisi yok gibi görünen ama sanki darbeyle de Topuz’u iliÅŸkili gibi gösteren bu uzun açıklamaların tutuklama talebinde neden yer aldığını da bilmiyoruz.

Bu dosyayla ilgili bildiklerimiz ve çıkan haberlerin çoÄŸunun kaynağı ise ilginç bir ÅŸekilde Metin Topuz’un 3 Ekim 2017’de alınan savcılık ifadesi.

Topuz ifadesinde, sadece telefon irtibatlarını kabul etmemiÅŸ, bu isimlerle iliÅŸkisi hakkında savcının tespit edemediÄŸi bilgiler vermiÅŸ, nerede, nasıl tanıştığını, ne zaman ve kimlerle birlikte onlarla görüştüğünü, birlikte yaptıkları ABD ziyaretlerini de bir “FETÖcü ajan” ya da “Amerikan ajanı”ndan beklenmeyecek ayrıntıda anlatmış.

ÖrneÄŸin İstanbul Jandarma Komutan Yarbay Akkaya ile görüştüğünü kabul etmiÅŸ “Jandarma içinde irtibat kurdukları görevlilerden biri olduÄŸunu, iÅŸ dışında baÅŸka bir irtibatının bulunmadığını” söylemiÅŸ.

Savcılığın tutuklama talebinde sadece aralarındaki telefon irtibatı tespiti yer alan eski mali Åžube Müdürü Yakup Saygılı, yardımcısı Yasin Topçu ve baÅŸ komiser İbrahim Åžener’le birlikte yaptıkları ABD gezisini yine ifadesinde bizzat kendisi anlatmış:

Yakup Saygılı isimli ÅŸahsın Mali Åžube Yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde kendisini birçok kez ziyaret ettiklerini, ÅŸube müdürü olduÄŸunda da DEA görevlileri, yardımcısı Yasin Topçu ve soyadını hatırlamadığı İbrahim (Åžener) isimli bir baÅŸ komiser ile birlikte bir defa yurtdışına gittiklerini, Washington’da bu konuyla ilgili Amerikan savcısıyla görüştüklerini”

Yine Nazmi Ardıç’la savcının sadece telefon irtibatı bulduÄŸu iliÅŸkisinin ayrıntılarını da şöyle anlatmış:

Nazmi Ardıç’la DEA görevlileriyle birlikte Narkotik Åžube Müdürü Mahir Çakallı’nın makamında tanıştığını, yaptıkları telefon görüşmelerinin de iÅŸ gereÄŸi Amerika ve müdürü ile aralarında tercümanlık yapmak için olduÄŸunu, ayrıca Nazmi Ardıç’ın ABD konsolosluÄŸuna vize için gelmiÅŸ olabileceÄŸini, bu nedenle DEA görevlileriyle birlikte konsoloslukta da görüşmüş olabileceklerini”

Bütün bu irtibatlarla ilgili savcıya benzer açıklamalar yapan Topuz’un ifadesinden bir kaç örnek daha verelim.

Mehmet Akif Üner ile 2010 yılında Antalya’da bir seminerde tanıştığını, ABD-Türkiye arasında yürütülen ortak bir soruÅŸturma kapsamında yaptıkları çalışmalar sırasında Mali Åžube’ye DEA görevlileriyle birlikte geldiklerinde ÅŸubede karşılaÅŸtıklarını ve telefonda bir kaç kez görüşmesinin olduÄŸunu”

Kazım Aksoy’u DEA görevlileriyle BaÅŸsavcı Vekili Zekariya Öz’ün buluÅŸmasını organize etmesi nedeniyle tanıdığını, görüşmenin Zekariya Öz’ün ÇaÄŸlayan’daki İstanbul Adliyesi’ndeki makamında olduÄŸunu”

Burada biraz duralım. Savcılık tutuklama talebinde sadece telefon irtibatı olduÄŸu yazan Zekeriya Öz’le olan irtibatını da Metin Topuz ifadesinde ayrıntılı olarak anlatmış:

Zekeriya Öz ile ÇaÄŸlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 2 defe görüştüğünü, ilk görüşmenin hatırladığı kadarıyla 2013 yılında olduÄŸunu, Amerika’dan gelen bir heyetle kendisini ziyarete gittiÄŸini, toplantıya ÅŸu anda ismini hatırlamadığı bir baÅŸsavcı vekilinin de katıldığını, o baÅŸsavcı vekilinin adliye giriÅŸinde kendilerini karşıladığını ve odasına aldığını, toplantıya 5 dakika sonra Zekeriya Öz’ün katıldığını, toplantıda “adli konularda nasıl beraber çalışabileceklerini” konuÅŸtuklarını, grupta kendisi dışındaki herkesin Amerikalı olduÄŸunu, diÄŸer görüşmenin ise Mali Åžube’yle yürüttükleri bir baÅŸka dosyayla ilgili olduÄŸunu, bu görüşmenin Zekeriya Öz’ün makamında olduÄŸunu, görüşmeyi Mali Åžube Müdür Yardımcısı Kazım Aksoy’un ayarladığını, toplantıda hatırladığı kadarıyla iki Amerikalıyla birlikte kendisi ve Kazım Aksoy’un bulunduÄŸunu, toplantıda takip ettikleri konuyla ilgili savcının Amerika’ya götürülmesi teklifinde bulunduklarını, ayrıca Zekeriya Öz’ü de davet ettiklerini, kendisinin VİP karşılama istediÄŸini ancak kabul etmediklerini, görülmenin bu ÅŸekilde sonlandığını”

En baÅŸta sadece telefon irtibatından tutuklanması istenen biri için ama özellikle de iddia edildiÄŸi gibi ABD devleti adına ya da FETÖ adına gizli bir görev yürüten biri için epey ayrıntılı ifadeler bunlar. Ayrıca FETÖcü biri herhalde Zekeriya Öz’ün açgözlülüğünü ele veren böyle bir ifade vermezdi.

İfadeden Amerika’ya götürülmek istenenin Öz deÄŸil, o günlerde mali soruÅŸturmalarla ilgili BaÅŸsavcı vekili olan Zekeriya Öz’e baÄŸlı bir baÅŸka savcı olduÄŸu anlaşılıyor.

Ama hem burada hem de diÄŸer ifadelerde neden ABD’ye götürdünüz onları, hangi soruÅŸturma için görüştünüz gibi muhakkak sorulmuÅŸ olması gereken takip sorularının cevapları yok. Belki de bu sorulara verilen cevaplar konuyla ilgisiz olduÄŸu için özet olduÄŸu söylenen ifadede de yer almamış.

Metin Topuz’un ifadesinde dikkat çeken diÄŸer bir konuda bütün bu görüşmeleri, ziyaretleri, ABD gezilerini “DEA görevlisi Amerikalılarla birlikte” yaptığını söylemesi.

Burası aslında bu soruşturmadaki en kritik nokta.

Tam da suçlamalara konu olan bu irtibatlar Topuz’un irtibat görevlisi olarak iÅŸinin tanımı içine giriyor çünkü; DEA’daki müdürlerinin Türk muhataplarla görüşmelerini organize etmek, o görüşmelere katılmak ve tercümanlık yapmak.

Yani aslında bütün bu görüşmeleri bu isimlerle Metin Topuz deÄŸil, DEA’daki amiri olan Amerikalılar yapıyor.

Peki kim bu amirler?

1960’den beri İstanbul’da ofisleri olan, 1973’den beri DEA adıyla çalışmalarını yürüten Amerikalı Narkotikçilerle 1993’den beri birlikte çalışan Topuz’un ilk müdürü Michael Spasaro. Açık kaynaklardan araÅŸtırılarak bulunabilecek 2010’daki müdür Mark Synder ve bu görüşmelerin yapıldığı 2013’teki müdürü iseJason  J. Sandoval.

Google’da adını arattığınızda Sandoval’ın 2013 yılında Türkiye’de yapılmış baÅŸka ziyaretleri de görülüyor. ÖrneÄŸin 2013 AÄŸustos’unda Trakya Gümrüğü’nü ziyaret etmiÅŸ.

http://trakya.gtb.gov.tr/haberler/amerika-birlesik-devletleri-uyusturucuyla-mucadele-dairesi-dea-istanbul-burosu-tarafindan-bolge-mudurlugumuze-ziyaret

2014 Åžubat’ında ise gümrük çalışanları DEA görevlileriyle birlikte ABD Meksika Sınırı’nı ziyaret etmiÅŸler.

http://www.gtb.gov.tr/kurumsal-haberler/trakya-gumruk-ve-ticaret-bolge-mudurlugu-abd-gumruk-kapilarini-ziyaret-etti

Sandoval, 2016 Mayıs’ından beri de DEA için Güney Karolanya’nın Charleston ÅŸehrinde çalışıyor, sık sık medyada yaptığı uyuÅŸturucu operasyonlarının haberleri çıkıyor.

http://abcnews4.com/news/hooked-on-heroin/dea-agent-jason-sandoval-discusses-the-heroin-epidemic-and-how-people-can-seek-help

Linklere basıp DEA ÅŸefi Sandoval’ı görenler, dünkü gazetelerde çıkan Metin Topuz’un 5 Aralık 2013 günü İstanbul Mali Åžube Müdürü Yakup Saygılı’ya ziyaret görüntülerinde arkasından odaya giren kiÅŸiyi ona benzetmiÅŸ olabilirler.

https://www.ahaber.com.tr/webtv/gundem/feto-irtibatcisi-yakup-saygili-ile-gorusmus

Nitekim önceki gün, Metin Topuz tek başına Saygılı’yı ziyaret etmiÅŸ gibi verilen haberler, dünkü haberlerde revize edildi ve ‘bu görüşmeye “DEA’daki amiri Sandavol’un da katıldığının belirlendiÄŸi” yazıldı.

***

Toparlarsak;

EÄŸer ABD İstanbul BaÅŸkonsolosluÄŸu irtibat görevlisi Metin Topuz hakkındaki deliller savcılık tutuklama talebindeki telefon irtibatlarından ibaretse, bu suçlamanın birinci muhatabı herhalde irtibatı saÄŸlayan, tercümanlık yapan Topuz deÄŸil, İstanbul DEA’daki esas sorumlu olan Amerikalı müdürleri ve bu görüşmeleri yapan Amerikalılar olmalı.

Esas uzmanlıkları narkotik ve ilgili suçlarla mücadele olan ve Türk muhataplarıyla da bu soruÅŸturmalar kapsamında görüşmesi gereken DEA çalışanı Amerikalı görevlilerin, konsolosluk çalışanı Metin Topuz’la birlikte, o sırada 17/25 Aralık soruÅŸturmalarını da yürüten FETÖ’cü polis ve savcılarla olan görüşmelerinin hangi dosyalarla ilgili olduÄŸu sorusu cevabı bulunması gereken en kritik soru. Hem bu görüşmeleri, ziyaretleri ayrıntılı olarak anlatan Topuz, hem hali hazırda İstanbul’da ofisi olan DEA görevlileri hem de tutuklu polisler üzerinden bu sorunun cevabı bulunabilir.

17/25 Aralık’ı yapan polislerden 3’üyle bu soruÅŸturma öncesindeki içeriÄŸi belirsiz telefon irtibatı, bu soruÅŸturmayla ilgiyi kanıtlamadığı gibi, iÅŸi bu polislerle görüşmek olan bir DEA görevlisinin resmi olarak o tarihlerde devletin polisi ve savcısı olan bu isimlerin FETÖ’cü olmasıyla herhalde bir ilgisi yok.

Halbuki, 17/25 aralık soruÅŸturmalarıyla ABD’nin iliÅŸkisini sorgulamak haklı bir şüphe.

BM kararıyla uygulanan İran’a ambargosunu Türkiye’nin altın ticaretiyle deldiÄŸi 2010’lardan itibaren ABD’nin dillendirdiÄŸi bir ÅŸikayetti.

Hatta 2011’de Türkiye’ye gelen Amerikan Hazine Bakanlığı'nın Terörizm ve Finansal İstihbarat konularından sorumlu MüsteÅŸarı David Cohen, bakanlar, bürokratlar, aralarında Halkbank’ın olduÄŸu bazı resmi ve özel bankalarla görüşmeler yapmıştı.

https://www.youtube.com/watch?v=nPARoiYkhI8

Hatta bazı özel bankaların bu görüşmelerden sonra bu ticaretten çekildiği iddia edilmişti.

Aynı David Cohen, 17/25 Aralık giriÅŸimlerinden bir ay sonra da Türkiye’deydi.

http://www.aljazeera.com.tr/haber/abd-hazine-mustesari-ankarada-0

Yine ABD’de görülen Zarrab davasının hakimi Richard Berman’ın 8-9 Mayıs 2014’te İstanbul’da bir FETÖ’cü avukatlık bürosunun düzenlediÄŸi ve 17/25 Aralık soruÅŸturmalarının da konuÅŸulduÄŸu bir sempozyumda moderatörlük yaptığı ortaya çıkmıştı. Reddi hakim sebebi olacak ziyareti, hakim davanın başında kabul etmiÅŸ ve anlatmış ama sanık avukatlarından reddi hakim talebi gelmediÄŸi için davaya bakmaya devam etmiÅŸti.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/tolga-tanis/zarrab-davasi-ve-gulenciler-40103985

Yine ABD’nin 15 temmuz darbesiyle iliÅŸkisi olup olmadığı Fethullah Gülen’in ABD’de yaÅŸaması, hem Türkiye’nin darbeler tarihi, hem ABD’nin darbelere destek tarihi düşünüldüğünde yine haklı olarak şüphelenilip araÅŸtırması gereken ciddi bir iddia.

Ama darbeyi ABD organize etmişse bile bunu konsolosluklarının resmi telefonlarıyla görüşmeler yaparak yapmammış olma ihtimali çok yüksek!

Liderleri ABD’de yaÅŸayan FETÖ’cülerin sık sık vize için ABD elçiliklerini aramış olmaları da herhalde sürpriz deÄŸil.

Polis ve savcılıklar keÅŸke bu konudaki haklı şüpheciliklerini 2014’ten sonra paralel yapı soruÅŸturmaları sırasında Sakarya’da görevli bir İlahiyat yardımcı doçentinin neden iki yılda 20 kez ABD’ye uçtuÄŸundan şüphelenerek de gösterselerdi.

Ya da sahiden ABD’nin darbeyle iliÅŸkisi araÅŸtırılmak isteniyorsa, ÅŸu ana kadar çıkmış hiçbir iddianamede görülmeyen darbe soruÅŸturması için ABD’ye bir ziyaret gerçekleÅŸseydi. ABD’li muhataplardan, darbeden bir kaç gün önce New York’a uçan Adil Öksüz ve Kemal Batmaz’ın havaalanı çıkışından itibaren nereye gittiÄŸini gösteren kamera kayıtları istenseydi örneÄŸin.

Bir kısmı şu yazıda da mevcut olan daha ciddi soruların peşine düşülseydi.

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/596151.aspx

Ama ABD gibi her kesimin karşısında birleştiği, depremi bile suni makinelerle yaptığından şüphelenilen bir ülkenin büyükelçiliğinde Amerikalı polislerle çalışan bir Türk görevlinin neyle suçlandığı aslında belki de kimsenin umurunda değildir.

Boş yere merak edip, şüpheleri üzerinize çekmeye de gerek yok.

Ama en azından Türkiye’yi yönetenlerin dış politikayla ilgili böyle tarihi kararları sadece polis ve savcı soruÅŸturmalarına, önyargılı gazete haberlerine bakarak vermediklerini umalım. Bu konuda epey kötü tecrübeleri olan bir ülkeyiz çünkü...

kaynak: KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.